esi, müziği, duruşu, aile hayatı ile yıllardır hayranlıkla takip ettiğimiz bir sanatçı Funda Arar. Geçtiğimiz günlerde oğlu Aras’ın 5. yaş gününü kutlayan Funda Arar’la nasıl bir anne ve nasıl bir çocuk olduğunu konuştum.
Hayranı olduğum insanlara bakarken, hep nasıl bir çocuk olduklarını, bugün geldikleri noktaya gelmelerinde nelerin etkili olduğunu düşünürüm. Ve tabii eğer çocukları varsa, nasıl bir anne ya da baba olduklarını… Sevdiğimiz sanatçıları, kameralar aracılığıyla çok yakından tanıyoruz. Peki ya kameraların arkasında anne, baba, evlat, eş rolleriyle nasıl bir hayatları var? Yıllardır büyük bir sevgi ve saygı ile dinlediğimiz Funda Arar’a nasıl bir anne ve nasıl bir çocuk olduğunu sordum.
– Annelik hayatınızda neleri değiştirdi?
Yaşamımda bana verilen en büyük ödül çocuğum. Aşk neymiş evlat sahibi olunca anlıyor insan. Ne yapsam onu düşünüyorum. Anne olduktan sonra daha çok çalışıp, daha çok üretmem gerektiğini anladım.
– ‘Anneliği 3 kelime ile anlatın’ desem, nasıl tanımlardınız?
Aşk, koruma, fedakarlık.
– Biz sanatçı Funda Arar’ı tanıyoruz. Ebeveyn Funda Arar nasıl biri?
Her fırsatı oğlumla geçirmek istiyorum. İşten eve büyük bir özlemle geliyorum. Onun gözünden bakmaya çalışıyorum dünyaya. Ama bir çocuğu büyütürken büyük sabır gerekiyor. İyiyi, kötüyü, varı, yoğu elimden geldiğince anlatmaya çalışıyorum. Tabii daha çok öğreneceği şey var. En önemlisi mutlu bir çocuk olması…
– Anne olarak kendinizde en beğendiğiniz özelliğiniz ne?
Çok zor bir soru. Aras’a sevgiyi aşılamaya çalışıyorum. Bence dünyada sevgi zamanla azalıyor. Çocuklarımıza sevgiyi aşılamamız gerek.
– Annelikte en zorlandığınız konular neler?
Annelik çok sabır gerektiriyor. Çocuklar bazen istediklerini ağlayarak yaptırmaya çalışıyorlar. Dik durmak ve sabırlı davranmak gerekiyor.
– Konserler, albümler çok yoğun bir tempodasınız. Bu tempoyu ve Aras’la olan ilişkinizi nasıl dengeliyorsunuz?
Özellikle turne dönemleri özlem oluyor tabii. Ama iş dışındaki zamanlarımı hep onunla geçirmeye çalışıyorum. Artık yaptığım işin bilincinde olduğu için konsere veya stüdyoya girmem gerektiğini biliyor. Bazen “Ben de geleyim” diyor ama ikna edebiliyorum.
“Ağaç tepelerinde, sürekli şarkı söyleyen bir çocuktum”
– Birlikte oyun oynamayı seviyor musunuz? En çok hangi oyunları oynuyorsunuz?
Onunla oynamak çok eğlenceli. Zaten stresli bir işim var. Oyunla her şeyi unutuyorum. Aktivite yapmayı çok seviyor. Kesme, yapıştırma gibi. Erkek çocuk olduğu için top oynama, hoplama, zıplama gibi oyunları çok seviyor. Bir de öğretmencilik oynamayı çok seviyor. Hep o öğretmen oluyor tabii.
– Çocuklar model alarak öğrenir diyoruz. Sizin evde bu durum nasıl? Mesela Aras’ın müziğe ilgisi nasıl?
Aras evde bütün enstrümanlarla ilgileniyor. Şarkı söylemeyi de çok seviyor. Ama ileride müziği meslek olarak seçer mi bilmiyorum.
– Müziğin, sanatın çocuk gelişimine katkısı nedir?
Sosyal açıdan büyük katkı sağladığını düşünüyorum. Aynı zamanda da kültürel. Müzik bir anlatım biçimi olduğu için çocuğun kendini ifade etmesinde de büyük rol oynuyor. Aslında en saf haliyle sanatın bir köşesinde olan her insan biraz başka bakar hayata. Daha derin, daha sevgi dolu…
– Peki siz nasıl bir çocuktunuz?
Ağaç tepelerinde, sportif, aktif bir çocuktum. Tabii sürekli şarkı söyleyen.
– Müziğe ilginiz nasıl başladı?
Ben kendimi bildim bileli müzik hep hayatımda vardı. Şarkı söylemeyi o kadar çok seviyordum ki duyduğum ne varsa hepsini öğrenmeye çalışıyordum. Radyoda, televizyonda bir şarkı çalsa hemen sözlerini yazar, söylemeye başlardım. Sonra ilkokulda müzik dersleri başladı ve sonra konservatuvar…
– Şu anki Funda Arar olmanızda, çocukluğunuza dair en etkili şey ya da kişi kim?
Tabii ki ailem. Bana çok destek oldular. Çoğu aile çocuğunun müzisyen olmasını istemez. Ama benim ailem gerçek bir sanatsever. Kardeşim de güzel sanatlar okudu.
– Sizce etkili bir anne-baba nasıl olmalı?
Anne baba olmayı ciddiye almak gerek. Bir insanın geleceği sizin ellerinizde. Armut dibine düşer. Önce biz güzel ve doğru olacağız ki çocuk da gördüğünü yapsın. Çocuğumuzun isteklerine tabii ki saygı duyacağız ama her istediğini de yapmak ona faydadan çok zarar verir. Kuralların olması şart bence. Benim naçizane fikirlerim tabii.
Benim notum:
Dünyanın neresinde ya da kim olursak olalım, anne-baba olmak zor. Kültürler, yaşantı, çevre bambaşka olsa da anne-baba olunca aynı kaygılarda, aynı çabalarda, aynı hatalarda, aynı heyecanlarda ve mutluluklarda buluşuyor insan. Hata yapmaktan korkmamak, mükemmel olmaya çalışmamak, sevgiyi ve saygıyı temel alıp çocuğumuzla birlikte büyümek en güzeli diye düşünüyorum.
ZEYNEP İŞMAN
https://www.milliyet.com.tr/pembenar/zeynep-isman/cocuklarimiza-sevgiyi-asilamaliyiz-2701544